Perinatal arteriyel iskemik inme (PAIS), nörogelişimsel yetersizliklerin önemli bir nedenidir.Perinatal inme;gebeliğin 20.haftası ile postnatal 28.günler arasında görülen arteryel,venöz tromboz veya emboliye bağlı olarak serebral kan akımının bozulduğu heterojen bir hastalık grubudur.Perinatal inme vakalarının büyük kısmı term bebeklerde görülür ve yenidoğan döneminde bulgu verir ancak fokal nörolojik bulgular çok nadirdir. Bazen hiçbir bulgu olmayabilir. Vakaların %10-25’inde bilinç de- ğişikliği, solunum sıkıntısı, apne, beslenme bozukluğu ve hipotoni gibi nonspesifik belirtiler bulunur.

Gebeliğin 14. haftasından doğuma kadar geçen sürede olanlara fetal inme, doğumdan 28. güne kadar olanlara neonatal inme adı verilirken, postnatal 28. günden sonra tanı konanlara ise şüpheli perinatal inme adı verilir. İnme sonrasında profilaktik antitrombotik ajanların kullanılmasının faydasının olmadığı bilinir. Buna karşılık konjenital kalp hastalığı bulunanlarda veya protrombotik eğilimi olan- larda antikoagülan tedavi uygulanabilir. Fetal alloimmün trombositopenide, maternal trombosit infüzyonları yapılabilir. Konvülziyonlar sık olduğu için antikonvülzan tedavi uygulanabilir.Dil ve bilişsel gelişimin daha iyi olabilmesi için fiziksel rehabilitasyon ve konuşma terapileri uygulanabilir.Fetal ve neonatal inmelerin kesin bir tedavisi yoktur ve yukarda bahsedilen tedaviler genellikle destekleyici tiptedir ancak Hollandalı bilim insanları Haziran 2022’de The Lancet dergisinde yayınladıkları yeni araştırmaları ile felç geçirdikten sonra beyin hasarı yaşayan yeni doğmuş bebeklerde burun damlası yoluyla verilen kök hücreler sayesinde hasarlı beynin kendi kendini onardığı yeni bir yöntem geliştirdiklerini söylediler. Utrecht Üniversitesi Tıp Fakültesi uzmanları tarafından yapılan araştırmada, burun damlalarının beyindeki hasarlı bölgeye birkaç saat içinde ulaştığı belirlendi.Burun damlasıyla verilen kök hücrelerin beyindeki hasarlı bölgeye nasıl ulaştığı araştırılıdığında ise araştırmacılar, damlanın burundaki bir tür elek kemiğinden geçerek merkezi sinir sistemini çevreleyen zar tabakası ve beyin omurilik sıvısının kan damarları tarafından emildiğini saptadılar ve araştırmacılardan nörolog Doç. Dr. Cora Nijboer,beynin hasarlı bölgesinin kök hücrelerin doğru yere gelmesi için bir tür acil durum sinyali salgıladığını söylemiştir. Ve kök hücrelerin ulaştığı felçli beyin, kendi kök hücrelerinin onarım mekanizmasını harekete geçiren bazı maddeler üretmeye başlıyor.İnsanda yaptıkları bu ilk çalışmada, yenidoğanlarda PAIS’i tedavi etmek için intranazal olarak verilen kemik iliği kaynaklı allojenik mezenkimal stromal hücrelerin (MSC’ler) fizibilitesini ve güvenliğini değerlendirmeyi amaçlamışlardır. Hollanda’daki tüm yenidoğan yoğun bakım üniteleriyle işbirliği içinde yaptıkları bu açık etiketli müdahale çalışmasına, miadında (≥36 gebelik haftası) doğan ve orta serebral arter bölgesinde MRG ile doğrulanmış PAIS’li yenidoğanları dahil ettikleri bir klinik deney yapmışlardır. 11 Şubat 2020 ile 29 Nisan 2021 arasında on yenidoğanı çalışmaya almışlardır. MSC’lerin intranazal uygulamasının on yenidoğanın hepsinde iyi tolere edildiğini ve hiçbir ciddi yan etki bulunmamıştır gözlemlerinde.Bir advers olay görülmüştür o da klinik müdahaleye gerek olmaksızın 38°C’lik hafif geçici ateş saptanmıştır.Kan inflamasyonu belirteçleri (C-reaktif protein, prokalsitonin ve lökosit sayısı), uygulama öncesi ile uygulama sonrası arasında önemli ölçüde farklı olmadığını ve trombosit seviyeleri artmasına rağmen (p=0.011), tümünün fizyolojik aralık içinde
olduğunu gözlemlemişlerdir.Takip MRG taramaları ise beklenmedik yapısal serebral anormallikler göstermemiştir.On hastanın hepsinde kortikospinal yollarda ilk Wallerian öncesi değişiklikler olduğu görülmüştür ancak sadece dört (%40) hasta, takip MRG’sinde asimetrik kortikospinal yollar göstermiştir ve üç (%30) bebekte anormal erken motor değerlendirme bulunmuştur. Bu ilk insan çalışması, PAIS’den sonra yenidoğanlarda intranazal kemik iliği kaynaklı MSC uygulamasının mümkün olduğunu ve 3 aylık olana kadar takip edilen hastalarda ciddi bir yan etki gözlenmediğini göstermektedir.PAIS için intranazal MSC’lerin terapötik etkisini belirlemek için gelecekteki büyük ölçekli plasebo kontrollü çalışmalarına ihtiyaç olduğunu göstermiştir.

Hazırlayan/Derleyen: Osman Tümer KARADOĞAN

KAYNAKÇA: